Her ülkenin farklı malzemeler ve hazırlanış teknikleriyle sunduğu binbir çeşit tatlılar varken, onlara hayır demek mümkün olmuyor. Sağlığımız açısından çok sık tüketilmesi tavsiye edilmese de, tüm insanlığı ortak noktada buluşturabilecek yiyecekler olduklarını söylemeliyiz. Sütlü, şerbetli, kaymaklı, çikolatalı, meyveli tatlılar şeklinde kategorize edilseler de seçmesi çok zor olan bu lezzetlere bir de ülkemizin karşı konulamaz ürün çeşitliliği, el lezzeti ve tarifleri eklenince, bizim için tatlı olmaları bile başlı başına yeterli oluyor. Her yörenin kendi lezzetini, en güzel hali ile, doğduğu topraklarda yiyebileceğimizi düşününce, Türkiye’yi tatlıların peşinden koşarcasına gezmek ve her durakta oranın en meşhur tatlısını yemek üzere İstanbul’dan yola çıkmak şart oldu. Siz de bu tatlı seyahate eşlik etmek isterseniz rotanız için bir kaç, küçük tavsiye verebiliriz.
İstanbul’dan yola çıkmadan önce boğazın incisine haksızlık etmek olmaz diyerek, önce buranın en meşhur tatlılarından biri olan Fatih sarmasını afiyetle yemelisiniz. Fatih Sultan Mehmet’in en sevdiği tatlılardan biri olan, tarihi Osmanlı’ya dayanan bu geleneksel tatlı, hafifliği ve dokusuyla denemeniz gereken miraslarımızdan biridir. Pandispanyanın arasına kayısı marmeladı sürülerek rulo yapıldıktan sonra üzerine şerbet dökülerek hazırlanan tatlı, görünüşünün aksine ağır bir tatlı değildir. Bir dilim Fatih sarmasını hızlıca yiyerek, yola çıkmak için enerji depolamak çok yerinde bir karar olacaktır.
İstanbul’u geride bırakıp Osmangazi köprüsü üzerinden, denizi seyrederek Bursa’ya ulaşabilirsiniz. Bursa ve tatlı denilince süt helvasını tatmamak olmaz. Üzeri kaymak tutmuş ve hafif yanmış, sütlü tatlılar arasında üst sıralarda yer almayı başaran helvayı yemeden Bursa’dan ayrılmanızı tavsiye etmeyiz. Adı helva olsa da muhallebi kıvamındaki sütlü tatlı, Bursa’ya gelmek için başlı başına sebeplerden biri olabilir.
Balıkesir’e ulaştığınızda kafanızı çevirdiğiniz her yerde önce adıyla sonra da tadıyla sizi bekleyen, ünü sınırları aşan Höşmerim tatlısını göreceksiniz. Peynir tatlısı da denilen, bu farklı lezzete şans vermenizi öneririz. Aklınızdan ve damağınızdan uzun süre gitmeyecektir. İrmik ve peynirin şekerle birleşiminden oluşan tatlı, hafif ve mide yormayan bir tatlıdır. Kaşık kaşık yemesi çok zevkli olan tatlıyı çok seveceğinizden eminiz.
Ege bölgesine doğru devam ederken meşhur İzmir lokmasının kokusu size zaten rotayı gösterecektir. Bu güzelim tatları denerken gezmek isteyen okurlar İzmir’de araç kiralama yaparak hem bu lokasyonlara hemde gezi lokasyonlarına daha rahat ulaşım sağlayabilirler. Gelelim İzmir lokmasına, taze taze, gözünüzün önünde, derin yağda kızartılan hamurun, dışı çıtır, içi yumuşak ve tam kıvamında şerbetli hali, kendinizi durduramayacağınız ve daha fazlasını yemek isteyeceğiniz bir lezzet patlamasına dönüşür. Mekanlarda rahatlıkla bulabileceğiniz meşhur tatlı, mahalle aralarında da kolaylıkla rastlayabileceğiniz bir lezzettir. İzmir’de hemen hemen her sokakta tatlının dayanılmaz kokusunu alabilirsiniz.
Lokmanın tadı damağınızda yola devam edip güzel şehrimiz Aydın iline ulaşırsanız, size bol cevizli kabak tatlısı yemeden geçip gidemeyeceğinizi söylemeliyiz. Hafif ve meyveli tatlıları sevenlerdenseniz, bu sağlıklı ve lezzetli tatlıyı tatmalısınız.
Ve yolunuz güzel manzaralar eşliğinde devam ederek sizi Akdeniz’in incisi Antalya’ya götürürse, Kıvrım tatlısını yemeden geçmeyin. Halk arasında Gıvrım da denilen tatlının en belirgin özelliği, şerbetine lezzet katan ıtır yaprağıdır.
Haritaya bakıldığında kapı komşusu gibi görülse de ortalama 7-8 saatlik bir yolculuk yaparken aklınızda Mersin ilinin efsane tatlısı Kerebiç olur ise bu yolculuk göz açıp kapayıncaya kadar geçecektir. Çöven otu kökünün kaynatılmasıyla elde edilen, benzersiz ve hafif kreması ile irmiğin ve cevizin buluşması, başka hiçbir tatlıda alamayacağınız, farklı bir lezzeti tatmanızı sağlar. Mersin’e uğradığınızı duyan arkadaşlarınızın ısrarla isteyeceği ve yanınızda 1-2 paket almadan yola devam edemeyeceğiniz kerebiç, mersinin en meşhur tatlısıdır.
Her ne kadar kebabıyla ün yapsa da Adana tam bir tatlı cennetidir. Görenler bilirki sokaklarında neredeyse adım başı tatlı tezgahları görmeniz mümkün. Şerbetli tatlıların bir sanat gibi sergilendiği Adana’da karakuş tatlısını tercih etmenizi tavsiye etsek de yanında halka tatlısı ve taş kadayıf almadan o dükkândan ayrılamayacağınız konusunda uyarmalıyız.
Artık her şehirde görmek ve çeşitlerini tatmak mümkün olsa da Künefenin en güzelini yemek için Hatay’a gelmeniz çok doğru bir karar olacaktır. Düşüncesi bile ağzı sulandıran, çıtır çıtır, sıcacık ve uzayan peyniriyle Künefeyi anlatmak yetmez tam yerinde yemeniz ve hatta yanınızda mutlaka paket olarak da götürmeniz gerekir.
Şimdi sıra gastronominin başkenti Gaziantep’e geldi. Gaziantep hatta neredeyse Türkiye dediğinizde milyonların dilinde tek bir kelime “BAKLAVA” Nasıl yenir, yanında ne içilir, makbulü nasıl olur gibi tartışmalara girmeye gerek yok. Isırdığınız anda duyulan çıtır sesi, cevizi, fıstığı ve efsane şerbetiyle anlatmaya gerek yok görüyorsunuz! Porsiyon kontrolünde zorlanmanız kaçınılmaz olacaktır.
Güzel şehir Diyarbakır’da baklavanın kardeşi ve belki de en zorlu rakibi olan Burma kadayıfı yemek, kendinize vereceğiniz en güzel hediye olacaktır. Nar gibi kızarmış, cevizli ve fıstıklı çıtır lezzet Burma kadayıf, yöresinde yediğinizde rüyalarınızı süsleyecek ve kendisini unutmanıza asla izin vermeyecektir.
Kuzeye doğru yola devam ederken, Elâzığ uğramanız gereken şehirlerden biri. Ve şehrin neredeyse her hanesinde akşam yemeklerinden sonra taze taze yenen ve hamarat hanımlarca pratikçe yapılan Döngel tatlısından bahsetmemek olmaz. Bizce yedikten sonra, ustasından püf noktalarını öğrenip evinizde de denemelisiniz.
Geldik dillere destan Karadeniz kıyılarına. Neredeyse her yörede yapılan, sütlü tatlıların şahı, yanmış üst tabakası ve tutturulması zor kıvamıyla, sevmeyenin çok olmadığı fırın sütlaç Trabzon’un en meşhur tatlısı. Taze sütler ile hazırlanan, mis kokusuyla ve hafifliğiyle yemenizi tavsiye edeceğiz mutlaka. Ancak, Rize ve Trabzon’a gitmişken Laz böreği yememek de olmaz. Tereyağı kokusu ve muhallebisiyle, gurme damakların tavsiyesi bu yönde olacaktır. Börek adına aldanıp bu listede olmasına şaşırmak da bu lezzetin cilvelerindendir.
Samsun denildiğinde ilk olarak akıllara pide gelmesi çok normal. Ancak tatlılarını da bilenler bilir. Özellikle kuru bayram baklavası adıyla da bilinen Kıvratma, Samsun Çarşamba’nın en meşhur tatlısıdır. Tescillenmiş bir marka olan Kıvratma tatlısı ince hamuru ve cevizi ile Baklavaya benzetilse de, şerbetiz bir tatlıdır. Tadını içine konan şekerden alır.
Dönüş yolunda, denizin ve manzaranın en güzel seyredileceği şehir olan Sinop, enerji ve lezzet deposu olan Boyabat ezmesinin anavatanı. Ceviz ve fındığın uygun kıvamda bir araya geldiği tatlı, mutlaka yenmesi gereken lezzetlerden biri.
Baklava denilince Gaziantep’ten sonra akla ilk gelen şehir Zonguldak. Beyaz Baklava diğerinin aksine kızartılmadan pişirilir ve görüntüsü, lezzeti ile vazgeçilmezler arasına girer. Bu farklı Baklava deneyimini yaşamadan evinize kesinlikle dönmemelisiniz.
İstanbul’a dönerken son durağınız olacak İzmit, tüm tanıdıklarınıza pişmaniye almadan geçemeyeceğiniz o meşhur şehir. Her daim en taze pişmaniyeyi bulabileceğiniz, neredeyse bitki örtüsü gibi tüm şehre yayılan pişmaniye, yalnız yenilmeyeceğinden kutu kutu alınır ve seyahatte olduğunuzu duyan duymayan akraba, arkadaş, tanıdık herkese götürülür. Fakat İstanbul’a dönerken aklınız halen Antalya’nın kıvrım tatlısında kaldı ise, arkadaşlarınıza da anlatırken Antalya’ya gittiklerinde daha rahat ulaşım sağlamaları için Antalya’da araç kiralama yapabileceklerini söyleyebilirsiniz. Unutmayın yerli halk bu tatlıya gıvrım demektedir. Bu lezzet lokasyonlarını gezerken çektiğiniz fotoğrafları da göstermeyi unutmayın.
Türkiye’yi tatlıların peşinde koşarak, tartışmasız Dünya’nın en geniş mutfağına ve bir o kadar da farklı lezzetlerine hayran kalarak dolaşıp, İstanbul’a dönerseniz, Boğaza karşı Türk Kahvelerinizi yudumlayarak güzel bir kapanış yapabilirsiniz. Kahvenizin yanında Gül Lokumu isteyerek tatlı bir son dokunuş yapmayı ihmal etmeyin :)
