İstanbul Anadolu Yakası Tarihi Yerler Rehberi

İstanbul Anadolu Yakası Tarihi Yerler Rehberi

AnasayfaBlogDoğal & Tarihiİstanbul Anadolu Yakası Tarihi Yerler Rehberi
Doğal & Tarihi
08 Şub 2022 12:35

İstanbul Anadolu yakasında gezilecek, görülecek birbirinden özel yerler ve mekanlar bulunsa da biz bu yazımızda sizler için Anadolu Yakasında görülmesi gereken tarihi yerler ve yapıları bir araya getirdik. İl dışı veya yurt dışından gelecek okurlar için İstanbul Yeni Havalimanı araç kiralama yaparak köprü manzarası eşliğinde Anadolu yakasını gezebilirsiniz. Anadolu yakasını tam anlamıyla gezmek, gezdiğiniz yerlerin doyasıya keyfini çıkarmak isterseniz öncelikle en az 3 yada 4 günü bu yere ayırmalı ve kesinlikle planlı davranmalısınız. Hafta içi mesai saatlerinde oluşabilecek trafiği de hesaba katarak gideceğiniz yerlerin listesini yapmaya başlayarak yola koyabilirsiniz. Şimdiden keyifli geziler dileriz.

  • Çinili Cami:

Anadolu yakasının belki de en kendi halinde ilçelerinden biri olan Üsküdar ilçesinde bulunan Çinili Cami, Zarif Çinili Cami adıyla da anılır. 1640 yılında inşa edilen Çinili Cami, boyutlarının aynı dönem eserlerine nazaran daha ufak oluşundan ötürü zarif adını almış. Mahpeyker Valide Kösem Sultan tarafından inşa ettirilen caminin avlusunda bulunan şadırvan oldukça geniş ve etkileyici iken hemen yanında küçük bir medrese de yer alıyor. Cami girişi ve içerisindeki duvarlarda İznik çinilerinin renkli görselleri sizi karşılayacak. Parlak renkler arasında huzuru hissedebileceğiniz bu şirin cami aynı zamanda bir de hamama ev sahipliği yapıyor. Anadolu yakası gezi planı yaparken, mutlaka Üsküdar’da bulunan Zarif Çinili Camii de listenize eklemelisiniz.

  • Kız Kulesi:

Siz onu boğazın tam ortasında, mavilik ve serinliğin buluştuğu yerde görüyor olsanız da o aslında İstanbul Anadolu Yakası’nda yer alan Üsküdar ilçesine bağlı bir tarihi yapı. 2500 yılı aşkın tarihi ve dilden dile dolanan birbirinden farklı efsanevi hikayesi bir yana hem gündüz hem gece İstanbul siluetine kattığı o farklı görüntü bile bu tarihi yapıyı gezmeniz için önemli bir neden. Üsküdar Salacak sahilinde oturup sıcak bir çay eşliğinde saatlerce seyredebileceğiniz bu doyumsuz güzellik milattan önce 410 yılında Atinalı bir kumandan olan Alkibiades tarafından inşa ettirilmiş. Milattan sonra 110 tarihinde ise İmparator Manuel Comnenos tarafından yapı yeniden inşa edilmiş. Son olarak Osmanlı döneminde kuleye eklenen deniz feneri, yapının bugünkü hali almasını sağlamış. Geçirdiği restorasyonlar ve farklı kullanım amaçları ile her dönemde farklı bir konuya hizmet etse de deniz ortasındaki cesur duruşu kız kulesini her dönem gözde tarihi yapılar arasında görmemizi sağlamış. 2000 yılında geçirdiği büyük restorasyon sonrasında hem dış görünümü yenilenen hem de ziyarete açılan Kız Kulesi günümüzde hem müze hem de restoran olarak hizmet veriyor. Üsküdar Salacak’tan ve Kabataş iskelesinden kalkan tekneler ile ulaşabileceğiniz Kız Kulesi'ne küçük bir giriş ücreti ödeyerek sevdiklerinizle keyifli anlar geçirebilirsiniz. Yemek ya da kahvaltı için Kız Kulesi'ni tercih edecekseniz mutlaka rezervasyon yaptırmanız gerektiğini hatırlatalım.

  • Beylerbeyi Sarayı:

Üsküdar ilçesinin hem konum hem mimari açıdan en çok dikkat çeken yapıları arasında yer alan Beylerbeyi Sarayı, yapımının tamamlandığı 1865 yılından itibaren uzun bir süre konukevi olarak kullanılmış. Birçok kraliçe ve dükü ağırlayan bu özel saray toplam 24 odası, içerisinde bulunan özel hamam ve banyosu ile misafirlerinin hafızalarında yer almayı başarmış. Sonrasında II. Mahmut döneminde saraya yapılan eklemelerle saray Sarı Köşk, Mermer Köşk gibi mimari yapılar ile bugünkü halini almış. Beylerbeyi Sarayını ziyaret ettiğinizde altın işçiliği ve avizeler özellikle dikkatinizi çekecek. Ortalama 2 saat kadar vakit ayırdığınızda Beylerbeyi Sarayı’nın ve manzarasının tadını çıkarmış olacaksınız.

  • Selimiye Kışlası:

III. Selim zamanında yaptırılan ancak yeniçeri ayaklanması neticesinde yıkıldığından II. Mahmut zamanında yenilenen kışla mimar Krikor Balyan imzası taşıyan tarihi olduğu kadar önemli görevlerde kullanılan çok işlevli bir yapı. 1854 yılında Kırım Savaşı esnasında yaralanan askerlerin bakılması için hastane olarak düzenlenip tahsis edilen kışla, bu esnada İngiliz erler için görevlendirilen Hemşire Florance Nightingale’i de görev yaptığı yer olmuştur. Savaş esnasında yayılması hızlanan kolera için gece gündüz çalışan, elinde lambası ile odadan odaya koşan bu özverili hemşire için kışla içerisinde Florence Nightingale müzesi kurulmuştur. Bu müze askeri bir alan içerisinde kaldığından güvenlik önlemleri diğer müzelere göre biraz farklıdır. Ziyaretçilerin ziyaret öncesi kimlik bilgilerini ileterek randevu oluşturması gerektiğinden bu özel müzeyi ziyaret etmeyi düşünüyorsanız planlamanıza randevu eklemeyi unutmamalısınız. Denizin tam kenarında bulunan bu tarihi yapıyı görmeden, içerisinde bulunan sağlık müzesi ve Askeri Okul Müzesi’ni gezmeden Üsküdar’dan ayrılmamalısınız.

  • Haydarpaşa Tren Garı:

Kadıköy’ün sembolü ve bir dönem İstanbul’un giriş kapısı olarak görülen bu dev tarihi yapı, 1906 yılında Sultan II. Abdülhamid tarafından ünlü mimarlar Helmuth Cuno ve Otto Ritter çizimleri ile yapılmış ve iki sene kadar süren inşaat süresi sonunda uzun yıllar İstanbul-Bağdat demiryolunun başlangıç noktası olarak kullanılmış. 2010 Yılında talihsiz bir yangın sonrasında büyük hasar gören ve 4. Katı çökme yapan bina yeniden restorasyona sokulmuş ve halen kullanıma açılamamıştır. Şu an için ziyaretçi kabul edilemese de, bu tarihi bina ile bir fotoğrafınız olsun isterseniz mutlaka uğramalısınız. Ada vapuru ya da Eminönü vapuru kullandığınızda denizden Haydarpaşa Garı’nı gözlemleyebilir ve harika fotoğraflar yakalayabilirsiniz.

  • Küçüksu Kasrı:

I. Mahmut tarafından iki katlı ahşap bir yapı olarak yaptırıldıktan sonra Sultan Abdülmecit tarafından son halini alan Küçüksu Kasrı, batı mimarisinin esintilerini taşıyan, mobilyaları ve süslemeli cepheleriyle görülmeye değer tarihi yapılar arasında yer alıyor. Küçük Su Kasrı’nın yanı başında bulunan Küçüksu Çeşmesi ise Sultan III. Selim’in Validesi Mihrişah Sultan için yaptırdığı barok işlemelere sahip dört yönlü bir çeşme. Çeşmeyi ücretsiz olarak ziyaret edebilir, küçük bir giriş ücreti ödeyerek Küçüksu Kasrı’nda tarihe yolculuk edebilirsiniz.

  • Boğa Heykeli:

Kadıköy’ün simgesi olan bir heykeli mutlaka görülmesi gereken yerler arasında saymamızın nedeni aslında bu heykelin yıllardır insanların buluşma noktası olarak belirledikleri bir simge olmasından ziyade Osmanlı Padişahı Abdülaziz’in sanata verdiği değeri de bize gösteriyor oluşudur. 1864 yılında İsidore Jules Bonheur’un hayat verdiği bu heykel, Abdülaziz tarafından beğenilerek iki tanesi İstanbul’a getirilir. Bir tanesi halen Beylerbeyi Sarayı’nda sergilenen dövüşen boğa heykellerinin bir eşi de 1990’lı yıllardan itibaren Kadıköy’de sergilenmeye başlanmıştır. Kadıköy lokasyonuna İstanbul’un her yerinden daha rahat ulaşabilmek için İstanbul araç kiralama seçeneğini değerlendirebilirsiniz. Heykel çevresinde bulunan cafe ve alışveriş merkezlerini gezebilir ve bu sembol heykel ile birlikte bir fotoğraf çekilebilirsiniz. Bu muhteşem hikayeye sahip heykeli mutlaka görmenizi tavsiye ediyoruz.

Kiralama Koşulları

Aylık araç kiralama koşulları hakkında merak ettikleriniz.